6 Mayıs 2013 Pazartesi

Rome: Total War - Göz Atış

2013'ün son çeyreğinde çıkması planlanan Rome 2: Total War serisinin ilk oyununa dönüş yapıyoruz. Bir tarafta yıkılan ve yükselen krallıklar diğer tarafta Roma’nın kontrolünü almak için birbiriyle uyumlu üç aile. Peki siz hangisi olmak isterdiniz.
Grafikler ne kadar eski olursa olsun, büyük savaş meydanları sizi cezbedicek
"Yenilenler yenenlerin kurallarıyla oynamak zorundadır"     
Sözü söyleyen yaşlı imparator Gaius Julius Sezar. Elbette daha tahta oturmamış. Rakibi olan Brutileri yani Brutus ailesini ve Scipileri dize getirmemiş bir Sezar. Biz ise eğer Sezar olmak istersek Julius hanesinde başlamayı seçiyoruz. Sakın sanmayın bu adam Sezar hemen alır Roma’yı. Öyle bir umudunuz varsa suya düşmüş demektir çünkü Sezar olsakta Roma için Senato’nun verdiği bizi çok zorlayan görevleri ve fetihleri gerçekleştirmeliyiz. Elbette ki tek seçeneklerimiz bunlar değil. Galya ,Britonlar, Germenler, Dacialar, Pontus ve yükselen Mısır Firavunluğu gibi birçok devlet var. Benim en sevdiğim savunma olarak en eğlenceli olanı yani Yunan Koloni Şehirleri. Eğer Roma hanelerinden biri olmayacaksanız dikkatli olmalısınız. Çünkü müttefik bile olsanız Senato gözünüzün yaşına bakmıyor. Çıkarları uğruna yakıp yıkıyor her şeyi. Geldim, gördüm, feth ettim diyor ardından Sezar.
Oyun oldukça geniş bir harita deneyimi sunuyor
"Phalanx düzeeeeeeen al, mızrak duvarı hazır!"
Ses ve grafiklere bir göz atalım. Çıktığı yılı düşünecek olursak pekte karamsar olmamalıyız sonuçta oyun Cry Engine 3 ile yapılmadı. Grafikler kötü olsa da askerlerin savaş naraları özellikle Galya’lılarınki insanı heyecanlandırıyor. Galyalılar üstünüze koşarken saflarınızda ki tedirginliği hissedebiliyoruz.
"Diego dur Allah'ını seversen sende, zaten ortalık karışık"
Her şey grafik değildir eğlenmekte önemlidir bazen.
Neyse her şey savaş değil maalesef. Önce ekonomi. Ve özellikle dikkat etmeniz gereken nüfusunuz elbette. Eğer yeterli kalacak yer olmazsa yeterli sağlık koşulu sağlayamazsanız ve ya yiyecek kıtlığı baş gösterirse kara ölüm kapınızda demektir. Ve kara ölümün sardığı bölgede ki insanları kaçırmak çözümden çok salgını güçlendiriyor. Grafiklerle kaybettiği puanı akıllıca yöntemlerle geri kazanıyor Rome böylece.
Örneğin para yetmedi ve tarlaları geliştiremediniz. O zaman birkaç tur sonra nüfusunuzu göremeyebilirsiniz. Ayrıca bir şehri geliştirmek mi istiyorsunuz? O zaman yeterli nüfus sağlanmalı. Kara ölüm halkı öldürüyor demeyin eğer ki bölgede ordunuz varsa şehirde ve ya bölge sınırları içerisinde toplu ölümler başlıyor. Hele de Roma Haneleri ile savaşta iseniz ve ordularınız kara ölüm yüzünden can çekişiyorsa işiniz zor demektir. Bir de deniz savaşları var. Önemli bir gelir kaynağı olan limanları bloke etmek ve ya korumak gemilerinizin elinde. Deniz savaşlarına katılamamak eksiklik yaratsa da kara savaşları ve imparatorlukların çekişmesi bu eksiği kapatıyor.
Peki siz kuzeyde ki barbar halklardan biri mi, doğudaki Helenistik uygarlıklardan biri mi, çöl halklarından ya da Rusya’nın karlı tepelerinden gelen halklardan mı olacaksınız? Elbette ‘’Geldim, gördüm, yendim.’’diyen Gaius Julius, ’’Zafer kazanmayı bilmekten çok onu nasıl kullanacağını bilmek önemlidir’’ diyen Quintus Scipi ya da ‘’Kılıçlar kınından çıkınca seni onu kullanmaktan men etmelerine izin verme.’' diyen Brutus üçlüsünden biri de olabilirsiniz.
Kale savaşları oyundaki en eğlenceli savaşlardan
Genel olarak bakacak olursak bu oyunu her Total War serisi seven oynamıştır zaten (Rome:TW'yi oynamayanı Total War'cı saymıyoruz maalesef..), ama hala oynamadıysanız ve Rome 2: Total War'ı bekliyorsanız bu oyunu kesinlikle denemelisiniz, sizi uzun süre oyalayacaktır. Sözün bitimine gelmişken artık kalemleri kaldırmanın yerine kılıcı kınından çıkarmanın vakti sizce de gelmedi mi? Haydi savaş meydanlarına, herşey Roma için!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder